Blok Zinciri endüstrisinin inanç krizi: Sui olayıyla tetiklenen derin düşünceler
Son günlerde, Sui blok zinciri ekosisteminde meydana gelen büyük bir hack olayı, sadece devasa ekonomik kayıplara yol açmakla kalmadı, aynı zamanda blok zinciri sektörünün temel değerleri üzerine derin bir sorgulama başlattı. Bu olayın işlenme şekli, sektörün gelişiminde önemli bir dönüm noktası haline gelebilir.
2025 yılının 22 Mayıs'ında, Sui kamu zincirindeki en büyük merkeziyetsiz borsa bir hacker saldırısına uğradı ve 2,2 milyar doların üzerinde kayıp yaşandı. Ardından gerçekleştirilen bir dizi önlem, fonların dondurulması, zincir üzerindeki yönetişim oylamaları ve protokol güncellemeleri gibi, geniş çapta tartışmalara neden oldu.
Saldırganlar, hızlı krediler ve akıllı sözleşmelerdeki tam sayı taşma açığını kullanarak çok düşük maliyetle büyük miktarda likidite elde ettiler. Olaydan sonra, Sui ağı hızlı bir şekilde harekete geçti ve özel bir reddetme listesi mekanizmasıyla hacker fonlarını dondurdu.
Daha da şaşırtıcı olanı, Sui'nin çalınan fonları "geri almak" için zincir üzerindeki güncellemeler aracılığıyla plan yapmasıdır. Bu uygulama, hacker imzası olmadan fonların transferine izin veren adres takma adı mekanizmasını getirmektedir. Bu karar, zincir üzerindeki yönetim oylamasıyla çoğu doğrulayıcıdan destek almıştır.
Ancak, bu işlem yöntemi sektörde yoğun tartışmalara yol açtı. Bu, Blok Zinciri'nin değiştirilemezlik ilkesini zorlamaktadır ve "kod yasadır" geleneksel uzlaşısını da kırmaktadır. Geçmişte sorunları çözmek için sert çatal kullanma yönteminden farklı olarak, Sui'nin yaklaşımı daha çok bir "protokol düzeltmesi" gibidir; zincir, kullanıcı adına karar vermiştir.
Bu uygulama, gelecekte Blok Zinciri'nin güvenlik olaylarına yanıt verme konusunda bir örnek haline gelebilir, ancak bir dizi sorunu da beraberinde getirir: Bir zincir adalet için kuralları çiğneyebiliyorsa, o zaman herhangi bir kuralı çiğneme konusunda bir örneğe sahip olmuş mu olur? Topluluk oylaması, fon akışını belirlemede bir ölçüt olmalı mı? Eğer öyleyse, bu karar verme mekanizması sahiplik miktarına mı yoksa kişi sayısına mı dayanmalıdır?
Daha geniş bir açıdan bakıldığında, bu olay aynı zamanda blok zinciri sektörünün düzenleyici baskılarla karşılaştığında yaşadığı ikilemi de yansıtıyor. Bir yandan, verimli merkezileşme blok zinciri gelişiminin kaçınılmaz bir aşaması olabilir; diğer yandan, aşırı uzlaşma blok zincirinin "daha kötü bir finansal sistemin başka bir versiyonu" haline gelmesine yol açabilir.
Blok zincirinin gerçek değeri, topluluk müdahale edebilme yetisine sahip olduğunda bile bunu yapmamayı seçmesindedir. Bir zincirin geleceği, sadece teknik mimarisiyle değil, korumayı seçtiği inanç sistemiyle de belirlenir. Verimlilik ve güvenlik peşinde koşarken, merkeziyetsizlik ilkesini nasıl dengeleyeceği, tüm sektörün karşılaşacağı büyük bir zorluk olacaktır.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
14 Likes
Reward
14
8
Share
Comment
0/400
RektRecorder
· 6h ago
Yine tanıdık Blok Zinciri oyun aşaması.
View OriginalReply0
HodlOrRegret
· 8h ago
Bütün parayı dondurmak merkeziyetsizlik mi oluyor? Şimdi kimi kandırıyorsun?
View OriginalReply0
RiddleMaster
· 08-02 03:34
Bu güvenlik mi? Daha neyi övebiliriz?
View OriginalReply0
StealthMoon
· 08-02 03:31
Yine fonlar kilitlendi, sıradaki kim olacak?
View OriginalReply0
SandwichTrader
· 08-02 03:25
Bir başka proje P2"donduruldu"
View OriginalReply0
GraphGuru
· 08-02 03:24
Yine Flaş Krediler, kaydıra kaydıra gitti.
View OriginalReply0
MEVHunterX
· 08-02 03:23
2.2 milyon dolar böyle mi gitti? Emiciler Tarafından Oyuna Getirilmek seviyesi yükseldi mi?
Sui Hacker olayı, Blok Zinciri inanç krizine yol açtı. Merkeziyetsizlik ilkesi tehdit altında.
Blok Zinciri endüstrisinin inanç krizi: Sui olayıyla tetiklenen derin düşünceler
Son günlerde, Sui blok zinciri ekosisteminde meydana gelen büyük bir hack olayı, sadece devasa ekonomik kayıplara yol açmakla kalmadı, aynı zamanda blok zinciri sektörünün temel değerleri üzerine derin bir sorgulama başlattı. Bu olayın işlenme şekli, sektörün gelişiminde önemli bir dönüm noktası haline gelebilir.
2025 yılının 22 Mayıs'ında, Sui kamu zincirindeki en büyük merkeziyetsiz borsa bir hacker saldırısına uğradı ve 2,2 milyar doların üzerinde kayıp yaşandı. Ardından gerçekleştirilen bir dizi önlem, fonların dondurulması, zincir üzerindeki yönetişim oylamaları ve protokol güncellemeleri gibi, geniş çapta tartışmalara neden oldu.
Saldırganlar, hızlı krediler ve akıllı sözleşmelerdeki tam sayı taşma açığını kullanarak çok düşük maliyetle büyük miktarda likidite elde ettiler. Olaydan sonra, Sui ağı hızlı bir şekilde harekete geçti ve özel bir reddetme listesi mekanizmasıyla hacker fonlarını dondurdu.
Daha da şaşırtıcı olanı, Sui'nin çalınan fonları "geri almak" için zincir üzerindeki güncellemeler aracılığıyla plan yapmasıdır. Bu uygulama, hacker imzası olmadan fonların transferine izin veren adres takma adı mekanizmasını getirmektedir. Bu karar, zincir üzerindeki yönetim oylamasıyla çoğu doğrulayıcıdan destek almıştır.
Ancak, bu işlem yöntemi sektörde yoğun tartışmalara yol açtı. Bu, Blok Zinciri'nin değiştirilemezlik ilkesini zorlamaktadır ve "kod yasadır" geleneksel uzlaşısını da kırmaktadır. Geçmişte sorunları çözmek için sert çatal kullanma yönteminden farklı olarak, Sui'nin yaklaşımı daha çok bir "protokol düzeltmesi" gibidir; zincir, kullanıcı adına karar vermiştir.
Bu uygulama, gelecekte Blok Zinciri'nin güvenlik olaylarına yanıt verme konusunda bir örnek haline gelebilir, ancak bir dizi sorunu da beraberinde getirir: Bir zincir adalet için kuralları çiğneyebiliyorsa, o zaman herhangi bir kuralı çiğneme konusunda bir örneğe sahip olmuş mu olur? Topluluk oylaması, fon akışını belirlemede bir ölçüt olmalı mı? Eğer öyleyse, bu karar verme mekanizması sahiplik miktarına mı yoksa kişi sayısına mı dayanmalıdır?
Daha geniş bir açıdan bakıldığında, bu olay aynı zamanda blok zinciri sektörünün düzenleyici baskılarla karşılaştığında yaşadığı ikilemi de yansıtıyor. Bir yandan, verimli merkezileşme blok zinciri gelişiminin kaçınılmaz bir aşaması olabilir; diğer yandan, aşırı uzlaşma blok zincirinin "daha kötü bir finansal sistemin başka bir versiyonu" haline gelmesine yol açabilir.
Blok zincirinin gerçek değeri, topluluk müdahale edebilme yetisine sahip olduğunda bile bunu yapmamayı seçmesindedir. Bir zincirin geleceği, sadece teknik mimarisiyle değil, korumayı seçtiği inanç sistemiyle de belirlenir. Verimlilik ve güvenlik peşinde koşarken, merkeziyetsizlik ilkesini nasıl dengeleyeceği, tüm sektörün karşılaşacağı büyük bir zorluk olacaktır.